4 Mart 2014 Salı

Ne izlesem? Psycho(Sapık-1960)



Marion Crane (Janet Leigh), Arizona'da bir emlak ofisinde çalışmaktadır. Sevgilisi Sam (John Gavin) ile evlenmek istemektedir ancak çiftin çok az parası vardır. Bir Cuma günü, patronu Marion'a bankaya yatırması için 40 bin dolar verir. Marion, bu parayla Sam'le hayal ettikleri hayatı kurabileceklerine karar verir ve parayı çalarak Sam'le buluşmaya gider. Yolda Bates Motel'de konaklamak zorunda kalır. Moteli işleten Norman Bates (Anthony Perkins), annesiyle saplantısı olan genç bir adamdır. Beraber akşam yemeği yerler ve Marion odasına çekilir. Yatmadan önce duş alırken... Sinema tarihine geçmiş duş sahnesiyle hatırlanan ve türünün en önemli örneği olan Sapık, yönetmen Alfred Hitchcock'un da başyapıtı olarak kabul edilir.(Alıntıdır) Aynı zamanda filmden bir kesit Bastille'nin Ella ile yapmış olduğu "No Angels" adlı düette de kullanılmıştır. İzleme listemde en başta olan bir korku filmi açıkçası.


Ah şu sevgililer..(bölüm 1)

En sonunda bazı şeylerin değerini fark ediyor insan ama biraz geç mi oluyor sanki? o kadar olaylardan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmayı nasıl başarıyorlar aklım almıyor doğrusu. Sen karşındakine ki bu kişi senin sevgilinse bir de asla seni hiç sevmemişim der misin? Şahsen ben asla demem, diyemem. Neden? Çünkü hem onu kıracağım diye ağzımdan çıkmaz hem de suratına bakarak sadece olmuyor ayrılmak istiyorum diyebilirim.Sonuçta bir yaşanmışlık var değil mi? Bugün başımdan geçen en kırıcı,sinir bozucu,aptalca olayı bölüm bölüm artık hafızamda ne kadarını bıraktıysam anlatmak istiyorum. Yoksa başka türlü rahatlayamiycam sanırım.
Gel gelelim bundan yaklaşık bir buçuk ay öncesi biricik sevgilim bana aynen bu sözleri söyledi. hem de mesajla. mesajla ayrılanları hep garipsemiş ya da dalga geçmiştim.Nitekim başıma geldi. Zaten neyi tuhaf bulsam neyle dalga geçsem hep başıma gelir.

3 Mart 2014 Pazartesi

Kentler vardır yaşamımızın bir köşesine takılmıştır ve bu kenti bir türlü unutamayız. İnsanlar vardır geçmişimizin bir yerinde bir gölgeye sinmiştir ve bizimle her gittiğimiz yere gelir. Yaşamımızdan bir türlü atamayız onları. Akıp giden zamanın içinde kimi kareler vardır zamanı durduran. Bozkırda esen hoyrat rüzgarlar gibi bizi de önüne katıp götürür. Hele yaşamımızı yatılı okullarda geçirmişsek ve hele duygu yüklü bir çocukluğun beşiğinde sallanarak okulun duvarları dışında kalan başka insanları, başka evleri, başka kentleri özlemişsek geçmişin gölgeleri, yaşamımıza sürekli düşer ve kendini hatırlatır.